Oyun çocuğun hayatında çok önemli bir yere sahiptir. Çevreyi keşfetmeye başladığı andan itibaren çocuk eline geçirdiği nesneyi ısırır, sallar, yere atar, sesini dinler... Bu onun belki ilk oyun deneyimidir. Bebeğinize ilk çıngırağı verdiğiniz anı hatırlıyor musunuz? Birkaç ısırık darbesinden sonra çıkardığı rastgele sese şaşırıp daha sonra salladığında ses çıkaracağını keşfetmiş ve çıngırak onun en kral oyuncağı olmuştu. Daha sonra bütün oyuncaklardan ses çıkarmak için sallamaya başlamıştı:)
Oyun çocuğun hem fiziksel hem de zihinsel gelişimine katkıda bulunur. Oyun oynarken çocuklar, canlı ve hareketli olurlar. Bu onların vücudunu güçlendirir. Oyunlar ayrıca çocuğun merakını kamçılar, çocukların dikkatini toplar ve zihinsel gelişimlerine de katkıda bulunur.
Çocuklar oyun oynayarak birçok şeyi öğrenirler; sırasını beklemek, paylaşmak, başkalarının haklarına saygı göstermek, kurallara uymak vb. Böylece oyun sosyal hayattaki kuralları öğretmiş olur. Hemde en zararsız ve en eğlenceli şekilde...
Çocuklar bazen sahip olduğu oyuncaklardan sıkılıp ailesinden yenilerini isteyebilir. Bu durumda benimde kullandığım bir yöntem olan özletme yöntemini kullanabilirsiniz. Oyuncakları iki parçaya bölüp belirli zaman aralıklarında bunları değiştirerek verebilirsiniz. Uzun zaman bazı oyuncaklarını görmeyen çocuk bunları özleyip yeni alınmış gibi tekrar oynamaya başlıyor:)
Oyuna anne baba da katılmalıdır. Bazen seyirci olmalı bazen de birlikte oynamalıdır. Bu şekilde çocuğumuzla kaliteli zaman geçirirken aramızdaki bağı da güçlendirmiş oluruz.
Oyun ve çocuk, nasıl ayrılmaz bir bütünse oyun ve oyuncakta aynı şekilde bir bütün içindedir. Bir sonraki yazımda oyuncak seçimi ile ilgili naçizane düşüncelerimi ve deneyimlerimi aktarmaya çalışacağım.